Çok eskiden bir hikaye anlatmıştı babam; Kışın en sert geçtiği yerlerden birinde ihtiyar bir kadın büyük kızına ; 'Kızım şu köyde yaşlı bir adam var, bahçesinde çilek yetiştiriyormuş git de benim için al'. Kız istemeye istemeye annesinin isteğini yerine getirmek için düşmüş yollara. Karda çamurda gidip yaşlı adamı bulmuş ve durumu anlatmış. Yaşlı adam çilekleri vermeye razıymış ancak kızdan bi isteği varmış; 'Bahçem karlar altında, bahçemi süpüremediğim için kuşlarıma yem veremiyorum, bahçemde ki karları süpür bende sana çilek vereyim.' demiş. Kız zaten istemeyerek gelmesine ek olarak birde bu teklifi duyunca iyice sinirlenmiş ve orayı terk etmiş. Annesinin yanına gitmiş ve yaşlı adamın çileklerini vermeyi kabul etmediğini söylemiş. Ancak anne kızının söyledikleriyle ikna olmamış. Bu sefer de küçük kızından rica etmiş. Kız hemen annesinin dediğini yapmak için yola koyulmuş. Yaşlı adamı bulmuş. Yaşlı adam yinelemiş isteğini. Küçük kız memnuniyetle kabul etmiş ve başlamış bahçeyi süpürmeye.. Çilekleri unutmuş kuşları düşünmüş sadece, işini ciddiyetle yapıyormuş. Süpürmekte ki amaç, kuşlar aç kalmasın olmuş zamanla.. Ama birden bire karların altından çilekler çıkıvermiş. Çilek demek emek demekmiş meğerse.. Demek ki ihtiyacımız olan şey sevmek ve ona ulaşabilmek için çaba göstermek. Hayalini kurduğumuz bahçelere ulaşabilmek için sadece saf duygularla süpürmek gerekiyor belki de.. Hadi bugün başlayalım ellerimizi toprağa sürmeye ve minik bahçemizde çilekler yetiştirmeye.. Sevgilerimizle.. Sizde akademimizde yeni tasarımlara yelken açmak isterseniz haftalık workshoplarımıza bekleriz. Bizi takip ediyor musunuz?