Yeni okuduğum 'Idiot'dan (Budala - Dostoyevski) bir cümle hatırlıyorum: c'est la beaute qui sauvra le monde: 'dünyayı güzellik kurtaracak.' Yeni bir atölyeye yola çıkarken düşünmekten uzaklaşıp istanbulu seyredaldık. Vapur uzaklaştıkça arkamızda maltepe sahilini gümüşleştirmeye başladı. Ahh ne kadar çok yüksek bina yapmışız, Dragos tepesi arada nefes tek yer gibi kalmış. Toprağın kokusunu mu unuttuk yoksa... Bahçeler gözüküyor uzaktan.. Acaba bu bahçeler peyzaj mimarına, botanikçiye veya bahçıvan olduğuna inandıkları birinemi yaptırılmıştı yoksa her bir santiminde bahçe sahibinin emeği mi vardı. Bir insan bahçesini neden başkasına yaptırsın ki diyip bu düşünceyi rafa kaldırdık. 'Yaklaşık 30 yıl önce babalarımızın ilk müşterilerinden olan Unilever Türkiye bugün oğulların atölyesine konuk oldu.' Unilever ve Çiçek Akademi'nin yolu İstanbul'un düş bahçeleri diyebileceğimiz Prens Adaları'nın en küçüğü, en zarifi, en tenhası ve aynı zamanda en bozulmamışı Sedef Adasında kesişti.. Diğer adalara göre daha bakir ve sakin Sedef Adasında mutlu bahçeler tasarlanacaktı. Atölyenin enerjisi her zaman ki gibi konuklarını kendisine ait bir düzen ve duruş ile karşılamıştı. Özgürdük.. Hayalini kurduğumuz bahçeleri istediğimiz gibi şekillendirdik. Gözlemimiz o ki herkes yaşlanmayı arzu ettiği bahçeyi tasarladı. ve Akademi vasıtasıyla ruhunu o bahçeye gizledi. Sevgilerimizle.. Sizde akademimizde kurumsal olarak yeni tasarımlara yelken açmak isterseniz bilgi için tıklayınız.