Kadıköyde otururdu hep... meyhanelerin sırasında ki evde.. Ve şununla övünürdü hep 'ben kadıköy iskelesine en yakın oturan şairim'. Belirli alışkanlıkları vardı, gürültüde çalışırdı belki öğrencilik yıllarında çalıştığı kahvelerdi bu işin müsebbibi.. Şiiirlerini hep gece yazardı.. Bir dublesini koyar geçerdi masasına, notlar alırdı ve onları birleştirir şiir yazardı.. İlaç gibi gelirdi ona arkadaş sohbetleri, her Cumartesi dostlarıya cağaloğlunda ki dernekte buluşurdu.. Nasıl bir adamsın diye sorulunca; 'Çocukluğunu yitirmemiş, aynı zamanda ciddi bir adamım, okumayı seven, yanlız bir adamım, fazla kalabalıktan hoşlanmam. Küçük bir arkadaş çevrem vardır, onun dışına pek çıkmam. Aynı masada oturmayı, çalışmayı severim. Yemek yemeyi de tabii ki.. Yani sınırlı bir hayattır benimkisi. Ben aslında arkadaş canlısı bir adamım. Arkadaşlarım neredeyse ben orayı severim.' Beraber sabahladığı meyhane sahibine bir gün 'ya mehmet ali bu şiirleri aslında biz birlikte yazdık' diyecek bir muhabbet insanı.. Cemal Süreyya dan bahsediyorum. Pardon 'Süreya'. Son tekzipi de atölyemizin denk geldiği ölüm yılında biz yapmış olalım. Dile kolay tam 26 yıl olmuş. Kendisini sevgi ile anıyoruz. Sevgilerimizle.. Sizde akademimizde yeni tasarımlara yelken açmak isterseniz haftalık workshoplarımıza bekleriz. Bizi takip ediyor musunuz?