kurumsal kalıplarımızın olmaması harika bir şey... atölye günlerinde ne hissediyorsan onu yazabilmenin hazzı paha biçilemez.. her zaman çiçekler açmıyor, kelebekler uçmuyor sonuçta, bugün sizlere ajandanın eski yapraklarından bir şiiri paylaşacağız.. keyifli okumalar efenim.. Dün gece seni seyrettim İstanbul! yine ışıldıyordu gözlerin, parlak... eteğine yapışıyor çiçekçi kız boyacı çocuk her iki ayağını da parlatıyor hızlıca... bir yakadan, bir yakaya geçerken, vapurun düdükleri derin bir ıslık gibi çınlar kulaklarımda. ve... gözyaşını siler mendilci çocuk minik elleriyle. sen rüzgâra saçlarını savururken İstanbul ... ince belli İstanbul... yakamoz, en çok sana yakışır bir mücevher takı olsa. bülbüller öter tepelerinde karanfiller dolmuş eteklerine canım seni çeker, sessizce meltem eser yosun kokusu işlemiş bedenine İstanbul... mis kokulu kadınım... edit: mümkünse kürdili hicazkar makamından dinlensin. Sevgilerimizle.. Sizde akademimizde kurumsal olarak yeni tasarımlara yelken açmak isterseniz bilgi için tıklayınız. Bizi takip ediyor musunuz?