Bahar, gelişini kokular ve renklerle belli etti. Pembeler, sarılar, morlar, kırmızılar, turuncu ve eflatunlar bas bas bağırdılar, pıtrak gibi çiçekler açtı her daldan irili ufaklı. Sonra sıra yaza geldi. Artık goncalarını cömertçe açıyor güller, yaseminler her sabah günü selamlıyor mis gibi ve her akşam güneşi uğurluyor güzelim esintilerle. Sıra meyvelere gelecek…Akademi’nin terasında bir portakal ağacı var. Üzerinde en az 60-70 minik portakal, güneşi, suyu alıp büyüyüp serpiliyor. Bulut ağacı var bir de… Kahve-mor-kızıl karışımı yaprakları arasından çıkan bulutumsu çiçekleri ile sanki o kadar da büyülü bir güzelliği yokmuşçasına sakince duruyor orda. Küçük ananas büyümeye çalışıyor. Bonsai’ler ayrı bir grup olmuş Güliver’in masalının içine çekiyor sizi. Sardunyalar açma yarışında…Gelip geçerseniz önünden pek de görünür şeyler değil belki… Kabaca bakıldığında “birkaç saksı çiçek işte”. Ama zaman ayırırsanız görmeye, anlıyorsunuz. Mucizelerin ne kadar mütevazi, sessiz ve sakin olduğunu… Sevgilerimizle.. Sizde akademimizde yeni tasarımlara yelken açmak isterseniz workshoplarımıza bekleriz.